Tenis Toplarının Sürdürülebilirlik Sınavı

Kategori: Blog, Sosyal Etki Tarih: 27 Ocak 2023
5

 

Melbourne’de an itibarıyla devam eden tenis dünyasının dört büyük turnuvasından biri Avustralya Açık’ı takip ederken turnuva boyu, ve dolayısıyla bütün dünyada kullanılıp atılan tenis toplarının akıbetini hiç düşündünüz mü?

Tenis topları sürdürülebilirlik perspektifinden baktığımızda bir utanç kaynağı durumunda. Dünya sürdürülebilirlik bakımından her alanda ileriye adım atarken geçen on yıllar boyunca tenis topları hiçbir değişimden geçmedi. Zahmetli ve aşırı kaynak kullanan üretim sürecinden çok kısa olan ömrüne kadar, tek bir tenis topu gezegenimizin toprakları ve okyanusları üzerinde yüzyıllar süren, ağır bir etki bırakıyor. Dünyadaki en yaygın sporlardan birini daha iyi sürdürmek için daha iyi bir çözümün bulunamaması da birçok insanı hayrete düşürüyor. Gerçek şu ki, şu anda bazı çözümler mevcut ancak bu çözümlerden haberdar olan veya onları umursayanların sayısı çok az.

 

Peki bir tenis topu tam olarak neden oluşuyor da bu kadar büyük bir çevresel zarar oluşturuyor?

Bir tanesini incelediğinizde iki ana parçadan oluştuğunu göreceksiniz: kauçuktan oluşan bir çekirdek ve birbirine kaynaştırılmış, işlenmiş ve her yeni kutu açıldığında tutarlı şekilde zıplamasını sağlayacak ölçüde basınçlandırılmış dokuma keçe kaplama. 

Tabii bu kadar yüksek kalite beklentileri varken, bazı çevresel tavizler de veriliyor. Toplu kauçuk hasadı uygulamalarının koruma altındaki ormanları ve nesli tükenmekte olan türleri tehdit ettiği zaten yaygın olarak biliniyor. Ayrıca toplar oyun başlayana kadar yüksek basınç altında kalması gerektiğinden dış yüzeyde kullanılan keçe yün ve petrol bazlı bir plastik olan naylondan oluşuyor. Son olarak da, geri dönüştürülmüş plastikler barındırdıkları mikroskobik delikler dolayısıyla basınç sızdırdığı için, yalnızca daha önce geri dönüştürülmemiş plastikten üretilen ve üç ila dört toptan fazlasını almayan kalın plastik kutularda satılıyorlar.

Üretim sürecini özetlemek gerekirse, tedarik zinciri bir tenis topunu baştan sona 80 bin kilometre ve 11 farklı ülkeden geçirebiliyor. Başka bir deyişle, üretilen her tenis topu için yarım kilogramdan fazla karbon emisyonuna sebep olan bir yaşam döngüsü. Her yıl yaklaşık 325 milyon tenis topu üretildiğini ve tenis toplarının bozunmaya uğraması için yüzyıllar geçmesi gerektiğini gözünüzde canlandırın. Bu her sene 20 bin tonluk bozunmaya uğramayan atık demek. 

Bu inanılmaz fazla kaynak harcanan üretim sürecinden sonra tenis toplarından ne yazık ki görece çok az faydalanabiliyoruz. Eğer bir tenis takipçisiyseniz, bir kutu tenis topunun açıldıktan sonra birkaç seans içinde aynı performansı göstermemeye başlaması size tanıdık gelecektir. Topların ömürlerini uzatan tutumlu oyuncular bile, bir kutu tenis topundan tipik olarak üç ila dört seans (10 saat) optimum oyun elde edebiliyor. Daha sonra üretim sırasında nelerden geçtiklerini, nereye atılacaklarını ya da her vuruşta topun raketle yaptığı her temasta neler olduğunu düşünmeden çöpe atarsınız.

Daha ciddi oyuncularsa her seansta (2 saat) yeni toplar kullanırken bu süre profesyonel maçlarda iyice düşüyor. Profesyonel tenis kuralları her yedi ila dokuz servis oyununda bir (30 dakika) altı yeni top gerektiriyor. Bu da Wimbledon ya da şu sıralar oynanan Avustralya Açık gibi bir grand slam turnuvası süresince, sadece iki hafta içinde, yaklaşık 54 bin tenis topu kullanımdan geçiyor. Topların paketlendiği kutuları hiç hesaba katmasak bile, sene boyu düzenlenen yüzlerce profesyonel tenis turnuvasından sadece biri için neredeyse üç buçuk ton kauçuk ve plastiğin çöplüklerin yolunu tutması anlamına geliyor.

 

Kullanılan topların arkalarında bıraktığı etki

Dahası, tenis toplarının birçoğu öyle ya da böyle geri dönüştürülüp kullanılıyordur diye düşünebilirsiniz ama durum bundan çok uzak. Üretim aşamasında kullanılan endüstri sınıfı yapıştırıcı nedeniyle tenis topları yapıları gereği biyolojik olarak bozunamayan, tek kullanımlık, geri dönüştürülmesi veya geleneksel yöntemlerle yeniden kullanılması imkansız ürünler olarak tasarlanıyor. Bununla beraber bir tenis topunun ömrü aslında çöplüğe gittiğinde başlar diyebiliriz. Burada yaklaşık 400 yıl boyunca metan üreten kauçuk atığa dönüşerek çürür ve karbondioksitin 28 katından daha fazla ısınma potansiyeline sahip güçlü bir sera gazı salar. 

Tenis toplarının yarattığı olumsuz etki karayla da sınırlı kalmıyor. İnsanlığın birincil besin kaynağının yaklaşık yarısına ev sahipliği yapan ve dünyadaki oksijenin yarısını üreten okyanuslar, geçim kaynaklarımız için hayati önem taşımasına rağmen, her yıl önemli miktarda plastik gelişigüzel bir şekilde okyanuslarımıza karışarak su yollarımızı kirletiyor ve sudaki yaşamı etkiliyor. Bunun yarattığı en büyük endişe kaynağı ise daha büyük plastiklerden kopan ve gözle görülemeyen mikroplastiklerdir. Bazı plastik türlerinden de uğradıkları aşınma neticesinde diğer türlere göre çok daha çabuk mikroplastikler kopabiliyor.

Olağan şüpheliler arasında mikrofiberleri yıkarken kopan sentetik giysi kumaşları, plastiği aşınan ve sürüş sırasında plastik tozu olarak kaçan araba lastikleri ve tenis topları var. Tenis toplarının tüylü dış katmanı, su şişelerinin yapımında kullanılan polietilen tereftalat ya da PET elyaflarından oluşuyor. Her bir vuruştan sonra tenis toplarından kopan mikroplastik elyaflar soluduğumuz havaya karışıyor ve rüzgarla da su yollarına uçuşuyor.

Deniz ve okyanuslardaki biriken plastik atıkları ve bunu önlemek için yapılan etki yatırımlarını ele alan blog yazımız “Okyanusları Temizleyen Etki Yatırımı: Mavi Bonolar”ı okumak için linke tıklayın.

Tenis toplarının onlarca yıldır yarattığı ekolojik sorunları bertaraf etmek için ne yapabiliriz?

Tenisin en önemli parçasının, kullanım ömrü boyunca çevre üzerinde böylesine olumsuz bir etki yarattığını öğrenmek cesaret kırıcı olsa da, tenis toplarının karbon ayak izini, uygulandıkları takdirde, büyük ölçüde azaltabilecek çözümler bulunuyor. İlk olarak, plastik şişelere benzeyen boş tenis kutuları ve kapakları aslında tamamen geri dönüştürülebilir. Bu nedenle tüm oyuncular en azından işlerini bitirdiklerinde kutuları geri dönüşüme ayırmaya teşvik edilebilir.

2019 yılında Wilson markası, tenis topunu sürdürülebilir kılmak için ilk adımlardan birini attı ve sürdürülebilirliği göz önünde bulundurarak tasarlanan yeni Triniti serisini tanıttı. Herhangi bir basınçlandırma gerektirmeden tenis toplarını dört kat daha uzun süre taze tutan yeni bir elastomer çekirdek ile tasarlanan Triniti serisi topların, bu sayede basınç sızmayan kutularda saklanması da gerekmiyor. Birçok ciddi oyuncusu basınçsız tenis topu fikrine tam olarak alışamasa da Wilson’ın Triniti serisi piyasaya sürüldüğünden bu yana övgü dolu eleştiriler aldı ve hatta 2019’da profesyonel bir WTA etkinliğinde kullanıldı. Ayrıca Wilson, Triniti toplardan elde ettikleri karın %5’ini şirketin dünya çapındaki sürdürülebilirlik çabalarına aktaracağını açıkladı.

Bu çabalardan en fazla öne çıkanı da Wilson Sports ve Project Green Ball ile beraber tenis sektöründeki çeşitli kurumların desteğiyle ortaya çıkan, ABD merkezli kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Recycle Balls. Recycle Balls, bugüne kadar ABD genelindeki tenis tesislerinden, çöpe atılmış on binlerce tenis topunu toplayan ve içlerindeki kauçuğu tenis kortu yapımında, geri dönüştürülmüş giysilerde ve hatta binicilik arenalarının zemininde kullanılmak üzere malzemelere dönüştürüyor.

Son olarak, sürdürülebilir tenis topu fikrini bir adım öteye taşıyan Hollanda merkezli bir girişim olan Renewaball ise, dünyanın ilk tamamen geri dönüştürülebilir tenis topunu icat etti. Kullanılmış normal tenis toplarının dışındaki keçeyi içindeki kauçuktan ayırmak için bir teknik geliştiren şirket, önce plastik dış katmanı başka bir amaç için kullanılmak üzere geri dönüştürüyor. Daha sonra, iç katmandaki kauçuğu alıp yepyeni bir Renewaball’da kullanıyor. Bu yeni topun dış katmanında da %100 organik yün ve pamuktan oluşan, ve dolayısıyla mikroplastik içermeyen keçe kullanıyor. 

Tüm bunlarla birlikte, tenis topu atıklarının ve yarattıkları kirliliğin kontrol altına alınmasına yönelik mevcut alternatif çabaların an itibarıyla yeterli olmadığı açık ve net. Fakat inisiyatif alındığı takdirde bir zamanlar imkansız gibi gözüken ürün için geri dönüştürme ve kullanımını çeşitlendirme olasılıklarının aslında var olduğunu görebiliyoruz. Geniş bir ölçekte bir çözüm bulunabilmesi için tek gerçek yol, piyasadaki büyük üreticilerin ürünlerinin çevresel maliyetinin sorumluluğunu üstlenmeleri ve sürdürülebilir tenis topu üretimi kullanımı ve elden çıkarılması için standartlaştırılan yönergeler geliştirmek üzere birlikte çalışmalarıdır.