Diaspora Tahvilleri Nedir? Türkiye için Nasıl Fayda Sağlayabilir?

Kategori: Blog, Etki Yatırımı, Finans Tarih: 30 Haziran 2022
4

2002 yılında USAID’in (Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı) işçi dövizlerini bir kalkınma kaynağı olarak tanımlamasından itibaren yurtdışında diasporası olan gelişmemiş veya gelişmekte olan ekonomiler işçi dövizlerini kurumsallaştırmak için harekete geçti. Bugün Nijerya, Yunanistan, Kenya gibi ülkeler yaşadıkları ekonomik krizlerde kaynak yaratmak amacıyla diaspora için özel tahviller hazırlıyorlar. 

Diaspora tahvillerinin ilk örneği 1950’li yıllarda İsrail’de görüldü. Nazi soykırımı sonrası büyük bir sosyoekonomik yıkım yaşayan Yahudi halkı İsrail’in kalkınmasını başlatmak için Amerika’ya kaçan diasporaya özel tahviller çıkarmaya başladı. 

Bu tahviller 100 dolardan 100.000 dolara kadar farklı miktarlarda ve farklı vadelerdeydi. Kalkınma amacıyla toplanan paralar altyapı projeleri ve su artıma tesislerinin finansmanı için kullanıldı. Bu bakımdan diaspora tahvilleri Birlemiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından SKA-9 ile doğrudan bağlantılı. SKA-9 ekonomik kalkınma için sanayileşme ve altyapının önemini belirtmekte. İsrail örneği bu bakımdan diaspora tahvillerinden toplanan kaynakların nasıl SKA’larla uyumlu bir şekilde kullanabileceğini gösteriyor.

Halen daha devam eden İsrail diaspora tahvilleri, bugün İsrail hükümeti tarafından bütçe planlamasına dahil edilen kalemlerden biri. Soykırım sonrası acil bir ihtiyaçtan doğan bir kalkınma kaynağı zaman geçtikçe güven duyulan döviz giriş kaynağına dönüştü. 2007 yılına kadar 25 milyar dolardan fazla kaynak bu tahviller sayesinde toplandı.

Hindistan da benzer bir stratejiyle 1998 Nükleer Program krizi sırasında Amerikan ambargosundan etkilenen ekonomisine döviz girişi sağlamak için diaspora tahvilleri çıkardı. İsrail örneğinden farklı olarak bu tahviller altyapı projelerinin finansmanından ziyade bütçe açığını kapatmak için kullanıldı. Sadece kriz zamanlarında kullanılan bu tahvillerin piyasaya sürülmesinde fırsatçı arz etkili oldu. Burada fırsatçı arz terimi Hindistan ekonomisinin diaspora tahvillerini artan ekonomik ve politik baskıdan bir çıkış aracı olarak kullanmasından doğdu. Aralıklı olarak arz edilen tahvillerden toplamda 11 milyar dolardan fazla kaynak elde edildi. 

Diaspora tahvilleri bu iki örnekte farklı ihtiyaçlardan dolayı kullanılmaya başladıysa da her iki ülkede de benzer etkileri oldu. Öncelikle toplanan kaynak Keynesçi bir anlayışla ekonomiye döndürüldü. İsrail’de özel sektörün büyük projeler için hazır olmaması, Hindistan’da da ambargoyla kesilen döviz akışına karşı bu tahviller ülkeler için genişletici bir ekonomik politikaya devam edilmesinin önünü açtı. Hatta, Hindistan özelinde bu genişletici politika ülkenin kredibilitesini artırarak diaspora tahvilleri sonrası ekonominin daha düşük faizle borçlanmasını sağladı. 

Hindistan örneği de SKA-10 ile doğrudan ilgili. Şayet kamusal borç sosyal politikalar sonucu oluşmuşsa ve diaspora tahvilleri bunun finansmanı için kullanıldıysa SKA-10 burada haritalandırılabilir. Eşitsizliklerin azaltılması için uygulanacak politikalar ekonomik göçü azaltarak sadece SKA-10’a değil SKA-1 (Yoksulluğa Son) ve SKA-8’e (İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme) de katkı sağlayabilir.

Her ne kadar diaspora tahvilleri ekonominin normale dönüşünü veya altyapı yatırımlarının finansmanını sağlasa da teknik olarak zorlu bir süreç içermektedir. Bunun en büyük sebebi yatırımcı ile devlet arasındaki ilişkinin ne şekilde tanımlanacağının belli olmamasıdır. Her iki örnekte de diasporanın bu tahvillere büyük ilgi göstermesi vatanseverlik duygusuyla açıklanabilir. Bu vatandaşlık duygusu yatırımcıda bir bağış algısı oluşturabileceği gibi devletlerde de rahatlığa sebep olabilir. Yani bir başka deyişle, devlet bu kaynakları diasporadan aldıktan sonra nasıl olsa bağış yapıldı diye düşünmesiyle tahvillerin kurallarını göz ardı edebilir.

Yatırımcı-devlet ilişkisinde iki tarafın da diaspora tahvillerini bağış olarak görmesi paydaşlar için bir sorun teşkil etmek durumunda değil. Ancak herhangi bir taraf bunu bağıştan ziyade bir yatırım aracı olarak görmeye başlarsa karşı tarafın da gerekli önlemleri veya yükümlülükleri alması gerekir. Mesela, tahvilleri yatırım aracı olarak gören bir diaspora üyesine devlet zamanında ve tam olarak geri ödeme yapmalı, tahvillerdeki şartları kesin olarak belirlemeli ve gerekli durumlarda finans mercilerine başvurmalıdır. 

İsrail örneğinde bu durum kendini tahvil şartlılıkları olarak göstermiştir. Tahvillerin piyasaya sürülmesinden sonra hızlıca el değiştirmesini engellemek için bu tahvillerin üç sene boyunca piyasada satışı engellenmiştir. Böylece tahvillerin değeri korunarak devlet ve hazine ekstra bir faiz yükünden kurtulmuştur.

Bu örnek diaspora tahvillerinde finansallaşma sürecine işaret etmektedir. Vatandaşlık duygusuna sığınan bir kaynak arayışı zaman içinde finansallaşarak ulusal ve uluslararası kurallara tabii olmuştur. Bu bir yandan vatandaşlık duygusunu törpülese de diğer yandan da bu tahvilleri sadece diaspora için değil sıradan bir yatırımcı için de cazip hale getirmiştir. Diaspora tahvilleri finansallaşma bakımından SKA-8 için önemli bir yapı taşıdır. Bu amacın alt hedeflerinden biri finansal kurumların yapısının güçlendirilmesidir. Tahvillerin arzı ve ikinci satışı güçlü bir finansal altyapıyı gerektirmektedir. Dolayısıyla gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkeler diaspora tahvil arzı sırasında SKA-8 ile uyumlu çalışabilirler.

Finansallaşma burada şu soruyu akıllara getirmektedir: Diaspora transferlerinin finansallaşması sonrası Eurobond’lardan nasıl bir farkı olacak? Bunun cevabını gelecek tahvil arzları ile Covid-sonrası sosyo-ekonomik hayat verecektir.

Diaspora Tahvilleri Türkiye için bir opsiyon mu?

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullarda ülkeye döviz girişi önem teşkil ediyor. Dış İşleri Bakanlığının verilerine göre yurtdışında halihazırda yaklaşık olarak 6,5 milyon Türk vatandaşı yaşamakta. Bununla birlikte 2019 TÜİK verilerine göre her sene yaklaşık 330 bin 289 kişi yurtdışına yerleşiyor. Derinleşen geçim krizinin bu sayıyı arttırması ve beyin göçüne neden olması yüksek bir olasılık.

Diasporanın ve beyin göçünün Avrupa ülkelerinde yoğunlaşması hitap edilecek pazar bakımından kolaylık sağlamakta. Birden fazla ekonomiye bu tahvilleri ihraç etmektense ortak AB marketine ihraç daha hızlı ve kolay yapılabilir. Ayrıca, diasporanın belirli bölge ve şehirlerde toplanmış olması da sosyal iletişim yoluyla diaspora tahvillerinin reklamının yapılmasına olanak sağlayabilir. Buna ek olarak diaspora tahvilleri Türki cumhuriyetlerde yaşayan ve Türkiye’ye manevi yakınlık hisseden vatandaşlardan da talep görebilir. Burada tahvillerin manevi değeri ön planda tutulmalıdır. 

Teknik açından bakıldığına Türkiye’nin gelişmiş teknolojik bankacılık altyapısı ve geçmiş Eurobond arzı tecrübeleri diaspora tahvillerinin operasyonel sürecinde kolaylık sağlayacaktır. Şu anda da YUVAM hesabıyla diasporadan toplanan kaynak Türk bankalarında döviz olarak saklanarak piyasaya göre daha yüksek bir faizden nemalandırılmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye halihazırda diasporasıyla maddi bir ilişki içindedir. 

Tüm bu imkanlar göz önünde tutulduğuna diaspora tahvilleri Türkiye gibi maddi ve manevi olarak diasporasıyla sıkı bağlar kuran bir ülke için başarılı olabilecek bir olanak sağlamakta. Ancak, tahvil arzıyla toplanan kaynağın hangi amaçla kullanılacağı ve/ya hangi projeyi finanse edeceği hem kamuoyuna hem de yatırımcı diaspora üyelerine açıkça anlatılmalıdır. 

Diaspora tahvillerinin uzun süreli bir yatırım aracı olarak Türkiye gibi altyapı projelerinin yoğun olarak talep gördüğü bir ülkede halihazırdaki ekonomik çerçeve içerisinde sağlıklı bir kaynak girişi sağlaması mümkün. Ancak, belirtildiği üzere, bu tahvillerden toplanan kaynağın hesap verilebilir şekilde kullanılması şart.